8 Kasım 2013 Cuma

SANDIK



‘SANDIK’


Yunanlılar,Mısırlılar,Romalılar ve Osmanlılar tarafından göçebe hayatın zorluklarını az da olsa hafifletmek için kullanılırdı ilkin sandıklar.


Sonra bizim bildiğimiz çeyiz sandıklarına dönüştüler. İçlerine el emeği,göz nuru akıtılan sandıklar zamanını beklerken evin en ücra köşesinde , genç kızlar hayaller kurdular gönül yüklüklerinde…Sonra bir zamanlar üzerinde zıpladığınız,sırtınızı dayayıp komşu kızıyla evcilik oynadığınız sabun kokulu sandıklar açılıverdi aniden tüm heybetiyle…Genç kızın beklediği, hayalini kurduğu gibi değildi hiç bir şey…


Bir dolu nakış , nice türkülerle işlenmişti oysa.


Gitme vakti yaklaşınca sarardı her biri kendi tenhasında…


Beklediği gün gelmişti çünkü…


O anın hayali ,


Gerçeğinden daha güzeldi…


Bunu anladı telli duvaklı gelin yolun sonunda.


Sandık çıktı yola..


İçinde türkülerle,


Dedikodularla,


Gözyaşlarıyla ,


Dost kahkahalarıyla,


Arasına saklı mektuplarıyla sabun kokularıyla çıktı işte kapıdan…


Ruhun göçü başladı…


Geçmiş ola!




Çok özleyeceksin o sandığın eski yerini…


Çok özleyeceksin unutma…


Sandık ki,


Biz bir peri masalının yolcularıyız aklımızca…






Çok özleyeceksin o sandığın eski yerini…


Burnunda tütecek anıların unutma!


Belki de tam da orda başlıyor tüm oymalı kırıklıklar,


Sandık ‘ta.


Evet sandık…


Sandık sandık aldandık!










SEÇİL KOYUNCU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder